3 Haziran 2015 Çarşamba

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI

1895 yılında Servet-i Fünun isimli bir dergi yayın hayatına başlar. Fenlerin pozitif bilimlerin zenginliği anlamına gelir.

Recaizade Mahmut Ekrem’in öğrencilerinden Tevfik Fikret’i 1896 yılında derginin başına getirir

R. Mahmut Ekrem’in Tanzimat 2. Dönem sanatçısı ancak yeni nesillere edebiyat öğretmesi ile kulak için kafiye görüşünü savunmasıyla eski edebiyat yanlıları(Muallim Naci) ile yaptığı tartışmalar Servet-i Fünun Edebiyatının temelini oluşturur.

Servet-i Fünun edebiyatçıları “İstibdat” Dönemi denilen 2.Abdülhamit (Sultan-ı Ruj) zamanında yaşamışlardır. Bu dönem sıkı baskıcı, güvenlikçi bir dönem olarak tarihe geçer. Bu nedenle sosyal, siyasi konular işlenemez.

Sanatçılar siyasi kimliğe sahip değillerdir.

Divan edebiyatını hiç sevmezler, eski edebiyata tamamen karşıdırlar. Yeni edebiyat oluşturmaya çalışmışlar bu yüzden “Edebiyat-ı Cedide” ( Yeni Edebiyat Dönemi ) olarak bilinir.

Divan Edebiyatı’ndan sadece aruz ölçüsünü kullanmışlar. Bunun dışında Divan nazım birimlerini kullanmazlar.

Batı Edebiyatın Fransız edebiyatını kendilerine ekol olarak seçmişlerdir.

 Şiirde yeni nazım biçimleri olan  triyole, terzerima, sone ve serbest müstezat yazmışlardır.

Aruz ölçüsünü Türkçeye en iyi şekilde uygulamışlardır ( Tevfik FİKRET ).

Tevfik Fikret çocuk şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır ( Şermin ).

Süslü, sanatlı ağır bir dil kullanılmıştır. Arapça, Farsça, Fransızca dillerindeki kelimeleri kullanmışlardır. Hatta sözlüklerin tozlu sayfalarda bulunan kelimeler kullanılmış. Bu yüzden halkın anlayabileceği bir dil değildir. Bunun için Salon Edebiyatı ve Yüksek Zümre Edebiyatı olarak bilinir.

Arapça ve Fransızca kelimeleri karıştırarak ortaya yeni kelimeler çıkarmışlardır.

 Ahenkli kelimeyi not edip kelime için şiir yazmışlardır.

Bu dönemde gazete ve tiyatro gözden düşer gerileme izlenir

Bu dönemin en başarılı türü romandır. Romanlarda teknik  anlamda hiçbir kusur bulunmaz. Batıdaki roman özellikleri yakalanmıştır.

NOT : ilk büyük Türk Romanı Aşk-ı Memnu Halit Ziya Uşaklıgil…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder