
1901 yılında Hüseyin Cahit Yalçın’ın yazmış olduğu “Edebiyat ve Hukuk” adlı makale sonucunda Servet-i Fünun dergisi kapanmıştır. Dergiyle beraber Servet-i Fünun yazar ve şairleri de dağıldılar.
1908 yılına kadar yani 2. Meşrutiyetin ilanına kadar edebiyat dünyasında bir boşluk oluştu
2. Meşrutiyetin ilanı ile beraber bir özgürlük ortamı oluşur. Bunun sonucunda ise 1909 yılında Fecr-i Ati topluluğu ortaya çıkar.
Faik Ali Ozansoy topluluğun ismini önermiştir.
Fecr-i Ati = Geleceğin Aydınları, Geleceğin Işıkları
Edebiyat dünyamızda bir bildiri, beyanname ile ortaya çıkan bir edebiyat topluluğudur.
Beyannamede Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü, Şahabettin Süleyman ve Ahmet Haşim’dir.
Servet-i Fünuna tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Onlara göre Edebiyat-ı Cedide ( Servet-i Fünun ) yeterince batılı değildi. Ancak kendileri de onların yolundan gittiler.
Fecr-i Ati’ ye göre sanat şahsi ve muhteremdir. Bu slogan onların çabuk dağılmasında etkili olmuştur.
Fransız edebiyatından faydalandılar.
Sanat için sanat anlayışını benimsediler.
Şiirde aruz ölçüsünü kullandılar
.
En çok aşkı, tabiatı işlediler. Gerçekten uzak doğa betimlemeleri yaptılar.
En çok serbest müstezat’ ı , soneyi, terzerimayı nazım biçimi olarak tercih ettiler.
Hikayede Guy de Moupassant’ ın açmış olduğu yoldan gitmişlerdir.
Roman ve tiyatroda varlık gösteremediler.
Bu topluluk şiirleriyle ünlenmişlerdir. Tahsin Nahid, Emin Bülent gibi değerli şairler vardır.
Arapça ,Farsça kelime ve tamlamalarla dolu bir dil kullanılır. Süslü, sanatlı ağır bir dil vardır
Bu topluluk özgün, orijinal eserler oluşturamaz. Servet-i Fünunun devamı gibi olur ve sanatçılar kendi sanat anlayışını ortaya koyması, topluluğun ortaya kayması, topluluğun kısa sürede dağılmasına neden oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder